80’lerin sonunda ve 90’ların başında, rüzgar sörfü, dünyanın en aktif sporlarından biriydi. Rüzgarlı günlerde okyanuslarda, koylarda, göllerde ve hatta nehirlerde sörf yelkeni çeken, suda rüzgar sörfüyle kaymak için uğraşan denizcilerle, sörfçülerle doluydu.
Rüzgar sörfçüleri, doktorlar ve avukatlardan ve diğer meslek profesyonellerinden olduğu kadar, düşük gelirli fakat genellikle çok iyi denizcilere kadar değişik bir sporcu profili yelpazesini kapsıyordu.
Başlarda adrenalin tutkusu olan herkes bu rüzgar sörfü furyasına kapıldı. (80’li yıllardaki ilk dağ bisikletinin moda haline geldiği dalgaya benzer, ancak bu başka bir hikayedir).
Her sahil kasabasında 3 veya 4 adet rüzgâr sörfü mağazası ve bir dizi yelken çekme plajı, uzman sörfçülerin malzeme tedarik edebileceği ve yeni başlayanlar için donanım kiralayabilecekleri, ders alabilecekleri ve spor yapmanın inceliklerini öğrenebilecekleri yerler vardı.
Sonrasında birden yeni nesil sörfçüler çıkmamaya insanların ilgisi rüzgar sörfüne azalmaya başladı.
Neticede rüzgar sörfü bugünkü haliyle devam ede geldi.
O zaman biz günümüzü yaşayalım, rüzgarımız bol olsun diyelim.